Otizm Spektrum Bozukluğu, nörogelişimsel bir durum olarak, bireylerin sosyal etkileşimde bulunma, iletişim kurma ve davranışları düzenleme biçimlerinde farklılıklar gösterir. Bu bozukluk, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucunda ortaya çıkar ve her bireyde farklı şiddet ve özelliklerde kendini gösterebilir.
Otizm Spektrum Bozukluğu olan kişiler, belirli rutine olan bağlılıkları, tekrarlayan hareketler ve sınırlı ilgi alanlarıyla tanınabilir. Bunun yanı sıra, sosyal becerilerde yaşanan zorluklar, başkalarının duygularını anlama ve uygun şekilde tepki verme noktasında belirgin farklılıklar yaratır. Bu durum, bireyin okul hayatı, iş hayatı ve genel yaşam kalitesi üzerinde etkili olabilir.
Bu bozukluğun belirtileri, erken yaşlarda fark edilebilir. Ancak, her bireyin ihtiyaçları ve gelişim hızı farklıdır. Erken tanı ve müdahale, Otizm Spektrum Bozukluğu olan bireylerin yaşam kalitesini artırabilir. Özel eğitim ve terapötik müdahaleler, sosyal becerilerin geliştirilmesine yardımcı olabilir. Bu nedenle, bireylerin potansiyellerini en üst seviyeye çıkarabilmek için çok yönlü bir yaklaşım gereklidir.
İçindekiler
- 1 Otizm Spektrum Bozukluğu Tanımı
- 2 Otizm Spektrum Bozukluğu Türleri
- 3 Otizm Spektrum Bozukluğunun Nedenleri
- 4 Otizm ve Sosyal İletişim Zorlukları
- 4.1 Otizm ve Sosyal İletişim Zorlukları:
- 4.2 1. Göz Teması ve Yüz İfadesi
- 4.3 2. Konuşma ve Dil Gelişimi
- 4.4 3. Sosyal İletişimde Duygusal Anlayış Eksiklikleri
- 4.5 4. Sözsüz İletişim Zorlukları
- 4.6 5. Sınırlı ve Tekrarlayan Sosyal İhtiyaçlar
- 4.7 6. İletişim İhtiyaçlarına Duyarsızlık
- 4.8 7. Konuşma ve Dil Terapisi İhtiyacı
- 5 Otizmde Duygusal ve Davranışsal Zorluklar
- 6 Otizm Tanısı Nasıl Konur?
Otizm Spektrum Bozukluğu Tanımı
Otizm Spektrum Bozukluğu tanımı, nörogelişimsel bir durum olarak, bireylerin sosyal etkileşim, iletişim ve davranışlarında farklılıklar gösteren geniş bir yelpazeyi ifade eder. Bu bozukluk, genetik ve çevresel faktörlerin birleşimi ile ortaya çıkar ve her bireyde farklı belirtilerle kendini gösterebilir.
Otizm Spektrum Bozukluğu olan bireyler, genellikle sosyal ilişkilerde zorluk yaşar, duygusal ifadeleri anlamakta veya başkalarıyla empati kurmakta güçlük çeker. Bunun yanı sıra, rutin ve alışkanlıklara bağlılık, belirli konularda aşırı yoğunlaşma ve tekrar eden davranışlar yaygın görülür. Bu belirtiler, bozukluğun şiddetine göre farklılık gösterebilir. Bazı bireyler, dil gelişiminde geç kalabilirken, diğerleri yüksek seviyede dil becerilerine sahip olabilir.
Erken tanı, Otizm Spektrum Bozukluğu ile yaşayan bireylerin yaşam kalitesini iyileştirmek için büyük önem taşır. Bireylerin eğitim ve terapötik müdahalelerle sosyal becerileri güçlendirilebilir, davranışları daha uyumlu hale getirilebilir. Bu bozukluğun tedavisi, kişiye özel yaklaşımlar ve multidisipliner bir anlayışla mümkün hale gelir.
Otizm Spektrum Bozukluğu Türleri
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), geniş bir yelpazede farklı özellikler gösteren bir nörolojik gelişim bozukluğudur. Her birey farklı şekillerde etkilenebilir, ancak OSB genellikle sosyal etkileşimde zorluklar, iletişim problemleri ve tekrarlayan davranışlarla kendini gösterir. Otizm spektrumunun farklı türleri vardır, ancak günümüzde bu türler genellikle genel bir “Spektrum” içinde değerlendirilir.
Ancak, tarihsel olarak OSB’nin farklı alt türleri şu şekilde sınıflandırılabilmiştir:
1. Asperger Sendromu
- Özellikler: Asperger sendromu, genellikle dil gelişiminin normal olduğu, ancak sosyal etkileşimde belirgin zorlukların yaşandığı bir durumu ifade eder.
- Belirtiler:
- Sosyal etkileşimde zorluklar (duygusal ifadeleri okuma güçlüğü, göz teması yapmama vb.)
- Tekdüze ve dar ilgi alanlarına sahip olma
- Yüksek düzeyde zekâ ve dil gelişimi
- Farklılıklar: Genellikle dil gecikmesi yaşanmaz, ancak sosyal becerilerde zorluklar ve alışılmadık ilgi alanları belirgin olabilir.
2. Klasik Otizm (Otizm Spektrum Bozukluğu)
- Özellikler: Klasik otizm, sosyal etkileşim ve iletişimde belirgin zorlukların yanı sıra tekrarlayıcı davranışların ve sınırlı ilgi alanlarının olduğu bir durumdur.
- Belirtiler:
- Sosyal etkileşimde zorluklar (duygusal yakınlık kuramama, sosyal kuralları anlamada zorluk)
- İletişim sorunları (konuşma gecikmesi veya hiç konuşmama)
- Tekrarlayan hareketler ve davranışlar (örneğin, ellerini çırpma, dönme vb.)
- Sınırlı ilgi alanları veya rutin takıntıları
- Farklılıklar: Dil ve sosyal gelişim gerilikleri, tekrarlayan davranışlar ve güçlü rutine bağlılık.
3. Rett Sendromu
- Özellikler: Rett sendromu, genetik bir hastalık olup genellikle kız çocuklarında görülür ve 6-18 ay civarında gelişim geriliği belirginleşir.
- Belirtiler:
- Gelişimde hızlı gerileme, özellikle motor becerilerde
- El hareketlerinde tekrarlama (örneğin, el çırpma veya kendine zarar verme)
- Dil kaybı
- Duyusal ve motor becerilerde zorluklar
- Farklılıklar: Rett sendromu, diğer otizm türlerinden daha belirgin nörolojik gerilemeye neden olur.
4. Çocukluk Dezintegratif Bozukluğu
- Özellikler: Bu, nadiren görülen bir durumdur ve genellikle 2-4 yaş arasında belirginleşir. Çocuk normal gelişim gösterdikten sonra, dil, motor beceriler, sosyal beceriler gibi gelişim alanlarında geri çekilme başlar.
- Belirtiler:
- Dil, sosyal etkileşim ve motor becerilerde gerileme
- Diğer gelişimsel alanlarda kayıp
- İleri düzeyde otizm belirtileri
- Farklılıklar: Bu bozuklukta, gelişim normal bir seviyeye kadar gider, ancak aniden gerileme yaşanır.
5. Diğer Gelişimsel Bozukluklar (PDD-NOS)
- Özellikler: PDD-NOS, belirgin otizm belirtileri gösteren ancak klasik otizm, Asperger veya Rett sendromu gibi belirli bir tanıya uymayan çocukları tanımlar. Bu, “yaygın gelişimsel bozukluklar” kategorisinde yer alır.
- Belirtiler:
- Sosyal etkileşimde zorluklar
- Dil gelişiminde bazı gecikmeler
- Tekrarlayan davranışlar veya dar ilgi alanları
- Farklılıklar: Belirgin bir tanı koymakta zorlanabilir, bu nedenle “diğer gelişimsel bozukluklar” adıyla anılır.
Otizm Spektrum Bozukluğunun Nedenleri
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucunda ortaya çıkabilen bir durumdur. Bu bozukluğun kesin nedenleri hala tam olarak anlaşılmamış olsa da, araştırmalar bazı faktörlerin bu duruma yol açabileceğini göstermektedir. Otizm, karmaşık bir nörolojik gelişim bozukluğu olduğu için, genetik ve çevresel etkenlerin bir arada rol oynadığı düşünülmektedir.
1. Genetik Faktörler
Otizm spektrum bozukluğunun genetik faktörlerden büyük ölçüde etkilendiği düşünülmektedir. Ailelerde birden fazla otizmli birey bulunması, genetik yatkınlığın önemini gösteren bir bulgudur. Ancak, otizme neden olan belirli genetik mutasyonlar ve mekanizmalar hala tam olarak netleşmemiştir.
- Ailevi Yatkınlık: Otizmli bir çocuğu olan ailelerde, ikinci bir çocuğun da otizmli olma olasılığı daha yüksektir. Ayrıca, bazı genetik hastalıklarla (örneğin, Rett sendromu, fragile X sendromu) otizm ilişkilendirilmiştir.
- Genetik Mutasyonlar: Çeşitli genetik mutasyonlar, otizme yol açabilen faktörler arasında sayılmaktadır. Ancak, hangi genlerin otizme neden olduğu konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
2. Beyin Gelişimi ve Yapısal Farklılıklar
Otizmli bireylerde beynin bazı bölgelerinde yapısal farklılıklar olduğu gözlemlenmiştir. Bu farklılıklar, otizmin bazı belirtilerine (örneğin, sosyal etkileşimde zorluklar ve dil gelişimindeki gecikmeler) yol açabilir.
- Beyin Gelişimi: Otizmli bireylerde, bazı beyin yapılarında aşırı büyüme veya yapı bozuklukları görülebilir. Özellikle beynin iletişim ve sosyal işlevlerle ilgili bölgelerinde farklılıklar olabilir.
- Beyin Kimyası ve Nörotransmitterler: Dopamin ve serotonin gibi nörotransmitterlerin otizmli bireylerde farklı seviyelerde olduğu düşünülmektedir. Bu kimyasal maddeler, sosyal etkileşim, öğrenme ve duygusal düzenlemede rol oynar.
3. Çevresel Faktörler
Otizm spektrum bozukluğunun gelişmesinde çevresel faktörlerin de etkili olabileceği öne sürülmektedir. Bu faktörler genellikle genetik yatkınlıkla birleşerek otizm riskini artırabilir.
- Hamilelik ve Doğum Süreci: Hamilelik sırasında enfeksiyonlar, hamilelik komplikasyonları veya annenin yaşadığı stres, doğum öncesi gelişimi etkileyebilir ve otizm riskini artırabilir. Ayrıca, doğum sırasında oksijen eksikliği veya prematüre doğum da risk faktörleri arasında yer alabilir.
- Toksinlere Maruz Kalma: Hamilelik sırasında veya erken çocukluk döneminde çevresel toksinlere (örneğin, ağır metaller, pestisitler) maruz kalmak, otizm riskini artırabilir. Bununla ilgili yapılan bazı çalışmalar, bazı kimyasalların beyin gelişimi üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini göstermektedir.
- Aşılar ve Otizm İlişkisi: Geçmişte aşıların otizme neden olduğuna dair yanlış bir ilişkilendirme yapılmıştır. Ancak, yapılan bilimsel araştırmalar bu iddiayı çürütmüştür. Aşılar, otizmle doğrudan ilişkilendirilmemektedir.
4. Diğer Sağlık Koşulları
Otizmli bireylerde, başka sağlık koşulları da sıkça görülmektedir. Bu koşullar otizmin belirtilerini etkileyebilir veya onunla birlikte ortaya çıkabilir.
- Genetik Sendromlar: Otizm, bazı genetik sendromlarla ilişkilendirilebilir. Örneğin, fragile X sendromu, Rett sendromu, Tuberöz skleroz gibi durumlar otizmle bağlantılıdır.
- Beyin Hasarı veya Enfeksiyonlar: Çocukluk dönemi beyin enfeksiyonları veya travmalar da bazı durumlarda otizmle ilişkili olabilir.
5. Erken Gelişimsel Faktörler
Otizmin gelişiminde erken dönem faktörlerinin de rol oynayabileceği düşünülmektedir. Çocuğun erken beyin gelişimi ve çevresel etkileşimleri, otizmin belirtilerinin ortaya çıkmasına etki edebilir.
- Erken Sosyal Etkileşim: Otizmli bireylerin erken dönemde sosyal etkileşimde bulunma becerileri farklılık gösterebilir. Bu, sosyal becerilerin gelişimini etkileyebilir.
- Dil ve İletişim Yetersizlikleri: Erken dil gelişimi ve iletişim becerileri de otizmin başlangıcında önemli bir rol oynar. Bu alandaki eksiklikler, sosyal etkileşimi zorlaştırabilir.
Otizm ve Sosyal İletişim Zorlukları
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), sosyal etkileşim ve iletişimde belirgin zorluklarla kendini gösterir. Sosyal iletişim, insan yaşamında önemli bir rol oynar ve otizmli bireylerde bu becerilerdeki eksiklikler, günlük yaşamda karşılaşılan zorlukları artırabilir. Sosyal iletişimdeki zorluklar, otizmin temel özelliklerinden biridir ve her bireyde farklı şiddet ve biçimlerde görülebilir.
Otizm ve Sosyal İletişim Zorlukları:
1. Göz Teması ve Yüz İfadesi
- Göz teması zorluğu: Otizmli bireyler, genellikle göz teması kurmakta zorluk çekerler. Bu, diğer insanların duygusal durumlarını anlamayı ve sosyal etkileşimde bulunmayı zorlaştırabilir.
- Yüz ifadesi eksikliği: Yüz ifadeleri, sosyal etkileşimlerde duyguları ifade etme ve başkalarının ruh halini anlama için önemlidir. Otizmli bireyler, yüz ifadelerini anlamakta ve uygun şekilde kullanmakta zorluk yaşayabilirler.
2. Konuşma ve Dil Gelişimi
- Dil gecikmesi: Otizmli çocuklarda dil gelişimi genellikle gecikir. Bazı bireyler, çok az konuşur veya hiç konuşmazlar, bu da sosyal etkileşimi daha da zorlaştırabilir.
- Sözlü ifadede güçlük: Otizmli bireyler, bazen kelimeleri doğru seçemeyebilir veya sıradan sohbetlerde anlamlı cümleler kurmakta zorlanabilirler. Bu, başkalarıyla iletişim kurarken karşılıklı anlayışı engelleyebilir.
- Tekrar eden konuşma: Otizmli bireyler, bazen aynı cümle veya kelimeleri sürekli tekrar edebilirler (Ekolali). Bu, iletişimi güçleştirebilir ve anlamlı sohbetlerin kurulmasını zorlaştırabilir.
3. Sosyal İletişimde Duygusal Anlayış Eksiklikleri
- Duygusal yanıt eksikliği: Otizmli bireyler, başkalarının duygusal durumlarına (örneğin, üzülme, mutlu olma, sinirlenme) uygun yanıt vermekte zorlanabilirler. Bu, başkalarının ruh halini anlamayı ve empati kurmayı engelleyebilir.
- Sosyal kuralları anlama zorluğu: İnsanlar arasındaki sosyal kurallar (örneğin, sıra bekleme, kişisel alanı koruma) otizmli bireyler için kafa karıştırıcı olabilir. Bu kuralları öğrenmek ve uygulamak, zorluk yaşadıkları bir alandır.
4. Sözsüz İletişim Zorlukları
- Bedensel dil ve jestler: Otizmli bireyler, beden dilini (örneğin, ellerini kullanma, baş sallama) ve jestleri (örneğin, birine başıyla onay verme) anlamakta ve kullanmakta zorlanabilirler. Bu, sözsüz iletişimdeki eksiklikler, sosyal etkileşimdeki güçlükleri artırabilir.
- Mimik ve jestlerin yanlış anlaşılması: Başkalarının mimiklerini ve jestlerini doğru bir şekilde yorumlayamamak, bireyin sosyal etkileşimde başarılı olmasını zorlaştırabilir. Örneğin, biri gülüyorsa, otizmli bir kişi bu gülümsemenin mutluluk mu, alay mı olduğunu anlayamayabilir.
5. Sınırlı ve Tekrarlayan Sosyal İhtiyaçlar
- Sosyal geri çekilme: Otizmli bireyler, bazen sosyal etkileşimlerden kaçınabilir veya yalnız kalmayı tercih edebilirler. Sosyal ilişkiler kurmak ve sürdürmek, ilgi alanlarının kısıtlı olması nedeniyle zor olabilir.
- Tekrarlayan ve dar ilgi alanları: Otizmli bireyler, genellikle çok dar bir ilgi alanına sahip olabilirler ve bu ilgi alanlarını diğer insanlarla paylaşmakta zorluk çekebilirler. Sosyal etkileşim, karşılıklı bir ilgi paylaşımı gerektirir, ancak sınırlı ilgi alanları bu paylaşımı engelleyebilir.
6. İletişim İhtiyaçlarına Duyarsızlık
- İletişim ihtiyacını ifade etme zorluğu: Otizmli bireyler, ihtiyaçlarını ve duygusal durumlarını uygun bir şekilde ifade etmekte zorlanabilirler. Bu, bazen davranış sorunlarına (örneğin, ağlama, sinirlenme) yol açabilir, çünkü duygusal ve iletişimsel ihtiyaçlarını kelimelerle ifade edemezler.
- Göz teması ve sözsüz işaretleri anlamama: Otizmli bireyler, başkalarının göz teması veya sözsüz işaretlerini (örneğin, başkalarının vücut dili) anlamada zorluk yaşayabilirler. Bu, iletişimi karmaşık hale getirebilir ve sosyal bağlantıları engelleyebilir.
7. Konuşma ve Dil Terapisi İhtiyacı
- Dil terapisi ve müdahale: Sosyal iletişimdeki zorluklar, otizmli bireylerde genellikle erken dönemde tespit edilebilir ve tedavi edilebilir. Dil terapisi ve sosyal beceri eğitimi, otizmli çocukların iletişim becerilerini geliştirmek için büyük önem taşır.
- Özelleştirilmiş programlar: Otizmli bireyler için özel eğitim ve terapi programları, dil gelişimini ve sosyal becerileri desteklemek için bireysel ihtiyaçlara göre tasarlanabilir.
Otizmde Duygusal ve Davranışsal Zorluklar
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), sosyal iletişim ve davranışları etkileyen bir durum olmasının yanı sıra, duygusal ve davranışsal zorluklarla da kendini gösterir. Bu zorluklar, otizmli bireylerin çevreleriyle uyum içinde yaşamasını ve diğer insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmasını zorlaştırabilir. Duygusal ve davranışsal zorluklar, otizmin şiddet derecesine göre farklılık gösterebilir, ancak genel olarak bu durumlar, bireylerin hayat kalitesini etkileyebilir.
Otizmde Duygusal Zorluklar:
1. Duygusal Düzenleme Sorunları
Otizmli bireyler, duygusal durumlarını yönetmekte zorlanabilirler. Duygusal düzenleme, kişilerin hislerini anlaması ve uygun şekilde ifade etmesi gerektiği bir beceridir. Otizmli bireyler, duygusal olarak uyarıldıklarında (örneğin, stres, korku veya öfke) bu duyguları kontrol etmekte güçlük çekebilirler.
- Öfke ve Huzursuzluk: Otizmli bireyler, aniden sinirlenebilir ve öfke patlamaları yaşayabilirler. Bu, sosyal etkileşimleri ve günlük yaşam aktivitelerini zorlaştırabilir. Öfke ve huzursuzluk, bazen çevresel faktörlerden (örneğin, gürültü, kalabalıklar) veya algılanan tehditlerden (örneğin, rutin değişiklikleri) kaynaklanabilir.
- Anksiyete (Kaygı): Otizmli bireylerde sıklıkla anksiyete (kaygı) görülür. Bu, sosyal durumlar, yeni deneyimler, veya beklenmedik değişiklikler gibi durumlarla tetiklenebilir. Kaygı, bireylerin çevrelerine uyum sağlamalarını daha da zorlaştırabilir.
2. Empati Eksikliği veya Zayıf Empati
Empati, başkalarının duygusal durumlarını anlamak ve onlara uygun şekilde tepki vermek için gerekli olan bir yetenektir. Otizmli bireylerde, empati geliştirme becerisi genellikle zayıf olabilir. Bu, başkalarının duygusal ihtiyaçlarını anlamada ve bu ihtiyaçlara duyarlı olmada zorluk yaratabilir.
- Başka kişilerin duygusal durumlarını anlama: Otizmli bireyler, başkalarının duygusal durumlarını doğru bir şekilde yorumlamakta zorlanabilirler. Örneğin, bir kişinin üzgün olduğunu anlayamayabilir ve bu durum karşısında nasıl davranacaklarını bilemeyebilirler.
- Duygusal yanıt eksikliği: Başkalarının duygusal sıkıntılarına karşı uygun bir yanıt verme zorluğu, sosyal ilişkileri etkileyebilir. Örneğin, birinin üzgün olduğunu görmek, bir otizmli bireyin herhangi bir duygusal tepki vermemesiyle sonuçlanabilir.
3. Aşırı Tepkiler veya Tepkisizlik
Otizmli bireyler, çeşitli duygusal durumlara aşırı tepki verebilir veya duygusal olaylara tepkisiz kalabilirler. Bu, çevresindeki insanları ve durumları nasıl algıladıklarını gösterir.
- Aşırı duygusal tepkiler: Bir otizmli birey, küçük bir olaydan bile aşırı şekilde etkilenebilir ve abartılı duygusal tepkiler verebilir. Örneğin, alışveriş sırasında beklenmedik bir değişiklik, büyük bir öfke veya ağlama krizine yol açabilir.
- Tepkisizlik: Diğer yandan, bazı otizmli bireyler, kendilerini veya çevrelerini etkileyen duygusal olaylara tepki vermezler. Bu, bazen içe kapanıklığa veya duygusal kopukluğa yol açabilir.
Otizmde Davranışsal Zorluklar:
1. Tekrarlayan Davranışlar
Otizmli bireylerde, genellikle tekrarlayan davranışlar görülebilir. Bu davranışlar, bireyin duygusal ve zihinsel düzenini sağlamaya yardımcı olmak amacıyla ortaya çıkabilir.
- Stimming (Stimulasyon): Stimming, tekrarlayan hareketler veya sesler olarak tanımlanır. Örneğin, elleriyle çırpma, parmaklarını sallama veya vücutlarını sallama gibi davranışlar olabilir. Bu tür davranışlar, bireyin aşırı uyarılmayı veya kaygıyı kontrol etmeye çalıştığı bir strateji olabilir.
- Tekrarlayan rutinler: Otizmli bireyler genellikle belirli bir düzende devam eden rutinlere sıkı sıkıya bağlıdırlar. Bu rutinlerin bozulması, stres ve kaygı yaratabilir, hatta öfke patlamalarına yol açabilir.
2. Sosyal İçe Kapanma ve Çekilme
Otizmli bireyler, sosyal etkileşimlerden genellikle kaçınma eğilimindedirler. Bu içe kapanma davranışı, duyusal aşırı yüklenme, anksiyete veya sosyal becerilerdeki eksikliklerden kaynaklanabilir.
- Sosyal etkileşimden kaçınma: Otizmli bireyler, başkalarıyla etkileşimde bulunmaktan hoşlanmayabilir veya bu tür etkileşimleri anlamakta zorlanabilirler. Bu durum, sosyal izolasyona yol açabilir.
- İçe kapanıklık: Sosyal kaygı ve stres nedeniyle, bireyler sık sık yalnız kalmak isteyebilir. Bu, sosyal becerilerin gelişmesini engelleyebilir.
3. Hiperaktivite ve Düşük Duyusal Tolerans
Otizmli bireyler, çevresel uyaranlara karşı farklı şekilde tepki verebilirler. Bu, onların davranışsal zorluklarını etkileyebilir.
- Hiperaktivite: Bazı otizmli bireyler, aşırı hareketlilik sergileyebilir. Bu davranışlar, kendilerini ifade etme veya çevresel uyaranlara yanıt verme biçimleri olabilir.
- Duyusal aşırı yüklenme: Otizmli bireyler, görsel, işitsel ve dokunsal uyaranlara karşı daha hassas olabilirler. Gürültülü bir ortam, parlak ışıklar veya kalabalıklar, kaygıya yol açabilir ve bu da davranışsal sorunlara (örneğin, öfke patlamaları) neden olabilir.
4. Uyumsuz Davranışlar
Bazen otizmli bireyler, çevrelerinden gelen talepleri anlamada veya uygun bir şekilde yanıt vermekte güçlük çekebilirler. Bu, uyumsuz davranışlara yol açabilir.
- Özgür irade ve direnç: Otizmli bireyler, belirli bir duruma veya aktiviteye direnç gösterebilir. Örneğin, değişen bir rutin, yemek zamanı veya okul aktiviteleri konusunda tepkisel olabilirler.
- Davranışsal zorluklar: Uygun şekilde davranmakta güçlük çekmek, topluluk içinde istenmeyen davranışların sergilenmesine (örneğin, bağırma, fiziksel tepkiler) yol açabilir.
Otizm Tanısı Nasıl Konur?
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), belirli tanısal kriterlere dayanarak, kapsamlı bir değerlendirme süreciyle teşhis edilir. Tanı, profesyonel bir sağlık ekibi tarafından yapılan ayrıntılı testler, gözlemler ve bireysel değerlendirmelerle konur. Otizm tanısı, genellikle erken çocukluk döneminde konulsa da, bazen daha ileri yaşlarda da fark edilebilir.
Otizm Tanısı Konulma Süreci:
1. Aile ve Eğitim Bilgilerinin Toplanması
Tanı sürecinin ilk aşaması, çocuğun gelişim geçmişi hakkında ayrıntılı bilgi toplanmasıdır. Bu süreçte aile üyelerinin gözlemleri, çocuğun davranışları ve sosyal etkileşimleri önemli bir rol oynar.
- Aile görüşmesi: Ebeveynlerin çocuklarının gelişimsel tarihçesi, dil becerileri, sosyal beceriler, motor beceriler ve davranışsal özellikleri hakkında bilgi edinilir.
- Eğitim geçmişi: Eğer çocuk okula gitmişse, öğretmenlerden veya okul psikologlarından çocukla ilgili gözlemler alınır. Çocuğun sınıf içindeki davranışları, sosyal etkileşimleri ve okulda karşılaştığı zorluklar gözlemlenir.
2. Gelişimsel Değerlendirme
Çocuğun genel gelişimi, özellikle dil, sosyal etkileşim, motor beceriler ve bilişsel beceriler açısından değerlendirilmektedir.
- Dil ve iletişim değerlendirmesi: Çocuğun dil gelişimi incelenir. Konuşma ve dil terapistleri, çocuğun sözcük dağarcığı, cümle kurma yeteneği, anlamlı konuşma ve ekolali gibi dil kullanımı özelliklerini değerlendirir.
- Sosyal etkileşim değerlendirmesi: Çocuğun başkalarıyla nasıl iletişim kurduğu, göz teması, yüz ifadeleri, empati gibi sosyal becerileri incelenir. Bu, sosyal etkileşimdeki eksikliklerin belirlenmesine yardımcı olur.
3. Psiko-davranışsal Testler
Otizm tanısının konulmasında kullanılan psikometrik testler ve davranışsal değerlendirmeler, çocuğun belirli tanısal kriterlere uyup uymadığını gösterir.
- ADIR (Autism Diagnostic Interview-Revised): Bu, otizm tanısını koymak için kullanılan bir yapılandırılmış görüşmedir. Aileyle yapılan görüşmeler yoluyla çocuğun gelişimi, davranışları ve sosyal etkileşimleri hakkında bilgi toplar.
- ADOS (Autism Diagnostic Observation Schedule): ADOS, otizmli bireylerin gözlemlerini yapmak için kullanılan bir araçtır. Çocuğun davranışları, tekrarlayan hareketleri, sosyal etkileşim becerileri ve iletişimi değerlendirilir. Farklı yaş grupları için uyarlanmış farklı versiyonları vardır.
4. Gözlemler ve Davranışsal Testler
Otizm tanısının konulmasında, çocuğun gerçek hayatındaki davranışlarının gözlemlenmesi büyük önem taşır. Bu gözlemler, otizmin sosyal beceri eksiklikleri, tekrarlayan davranışlar ve duyusal hassasiyet gibi belirtilerini ortaya çıkarır.
- Doğrudan gözlemler: Klinik ortamda, çocuğun davranışları gözlemlenir. Sosyal etkileşimler, dil becerileri, oyun oynama tarzı, hareketlilik gibi unsurlar analiz edilir.
- Davranışsal değerlendirmeler: Çocuğun davranışları, sosyal becerileri, rutinlere uyumları ve çevresel uyaranlara verdiği tepkiler gözlemlenir. Bu gözlemler, otizmli bireylerin tipik davranışsal kalıplarını belirlemeye yardımcı olur.
5. Diğer Tıbbi Değerlendirmeler ve Testler
Otizm tanısı konulmadan önce, diğer olası tıbbi durumlar da göz önünde bulundurulur. Otizmi benzer belirtileri gösteren başka gelişimsel bozukluklar veya sağlık sorunları olabilir.
- Duyusal değerlendirme: Duyusal işleme bozuklukları (görsel, işitsel, dokunsal) otizmli bireylerde yaygın bir belirtidir. Bir duyusal terapist, çocuğun duyusal hassasiyetlerini değerlendirebilir.
- Genetik testler: Otizmin genetik temelleri olduğu düşünülmektedir. Bazı durumlarda, genetik testler yapılabilir ancak bu testler, otizm tanısının konulmasında tek başına yeterli değildir.
6. Tanısal Kriterlere Uygunluk
Tanı koyma sürecinde, DSM-5 (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) kullanılır. DSM-5, otizmi tanımlayan ve bu bozukluğun belirgin özelliklerini içeren kriterler sağlar. Bu kriterler arasında şunlar yer alır:
- Sosyal iletişimde ve etkileşimde zorluklar: Göz teması kuramama, empati eksiklikleri, sosyal kuralların farkında olmama gibi özellikler.
- Tekrarlayan davranışlar ve sınırlı ilgi alanları: Örneğin, belirli bir rutine aşırı bağlılık, belirli nesnelere odaklanma, tekrarlayan hareketler.
- Gelişimsel düzey: Bu zorlukların çocukluk döneminde başlaması ve bireyin günlük yaşamda önemli şekilde zorluk yaşaması gerekmektedir.